Şili'de 10 gün

18.gün (12 Nisan 2022)- Santiago 

Sabah kahvaltı için en üst kata çıktık. Manzara güzel, masalar tertemiz, beyaz örtüler, bir sürü bardak, çatal, kaşık her şey fazlasıyla var. Olmayan şey kahvaltı...Bir kaç dilim jiletle kesilmiş peynir, bir kaç dilim avakado, biraz ananas, kurabiye, bir cam kaseye kırılmış 4 yumurta yanında tatlı kaşığı. Hangisini alalım… ye ye bitmez...Türkiye'de sıradan bir pansiyonda bile bunun 5 katı fazla kahvaltı verilir. Tatil sitelerindeki kahvaltıdan bahsetmiyorum bile. Gerçekten ülkemizdeki yiyecek cömertliğini gezdiğim hiç bir ülkede bulamadım.

Santiago bir park

Kahvaltıdan sonra yakınımızdaki Başkanlık Sarayını dolaştık. İçerisini nasıl gezebiliriz diye bir polise sormuştuk. 3 hafta önceden izin almamız gerekiyormuş. Başkanlık sarayının arka avlusunda SALVADOR ALLENDE'nin heykeli var. Altında şöyle yazılıyor "ŞİLİ VE KADERİNE İNANIYORUM". Biliyoruz ALLENDE sosyalist bir başkandı. 1973 yılında seçimle başa geldi ve anti-emperyalist bir çizgiyi yürütmek istedi. Tüm madenleri devletleştirdi. Ülkede demokratik ve insan haklarına uyan eşitlik düzenlemeleri getirdi. Amerika ve diğer müttefik devletlere verilen imtiyazları kısmaya başladı. ABD, burasının 2. bir KÜBA olacağı endişesiyle general PİNOCHE'yi örgütledi. Şili ordusu Başkanlık Sarayını( parlamento binası) kuşattı. ALLENDE'nin öldürülmesinin ardından 17 yıl süren darbe dönemi başladı Şili için.Ve Pinoche her diktatör gibi nefretin yüzü oldu. Şimdi Başkanlık Sarayının bahçesinde Pinoche’nin değil, ALLENDE'nin heykeli dikilidir. Bu bölgenin adı LA MONEDA dır .Mutlaka ziyaret edilmelidir. Kaldığımız otele 5 dakika yürüyüş mesafesinde olduğu için Allende' yi her gün görebileceğiz.

Başkanlık Sarayı'ndaki Salvador Allende Gossens heykeli

Yine bize yakın mesafe de LA PLAZA DE ARMAS  bölgesine gittik. Lima ve Cusco'da gördüklerimizin aynısı. geniş bir kare meydan, etrafında muazzam heybetli bir kilise, ayrıca askeri garnizon olarak kullandıkları binalar, ortada geniş bir park. Bu parkta çoğu genç ve dikkat çeken giysileriyle hayat kadınları kendi kendine dolaşıp etrafı kesiyorlar. Bir süre onları seyrettik.

Öğlen yemeğini o çok canlı sokakların birinde lokanta da yedik. Ben patatesle sunulan kalın bir biftek eti aldım. Mübeccel kuru fasulye ama içerisinde çubuk makarnalar var onu aldı. İçecek olarak su aldık ödediğimiz hesap 31.200 peso yani x 18 = 562.320 TL veya 38 $..inanılır gibi değil, lokantada yersen çok pahalı. Sokakta yemek satan yerler var oralarda yersen bu fiyat yarıya düşer. Eğer kaldığınız otel butik tarzda olursa onun mutfağında yararlanabilirsiniz. Etrafta market çok, ordan alıp hiç olmazsa 1 öğünü kendiniz yapar ,yersiniz fiyat %15 lere gelir.

İki gündür Santiago sokaklarında geziyoruz, biraz insan tiplemesinden bahsedelim: Buradaki insanlar PERU'dan çok farklıdır. orada gördüklerimiz kızılderili ama burası tamamen Avrupalı gibi. beyaz insanlar…dışarıdan taşıyıp getirildiği çok belli...Peru'da sigara içilmiyor dersek abartı olmaz o kadar az içiliyor ama Santiago’da da çok içiyorlar. Burada dikkat çekici bir şekilde kadınlar bedenleriyle barışık, rahatlar ve "kilo problemi yok". Sokakta çocuk sayısı Peru'dan daha az görünüyor. Şili'nin yüzölçümü 756.000 km2 nerdeyse Türkiye kadar. 18 milyon insan yaşıyor, kişi başı yıllık gelir 25.000 $. Bizde 7.000 $. İşte lokantaların bize bu kadar pahalı görünmesinin altında bu gelir seviyesi yatıyor.

Parlamento binasına yakın tek tük çadır gördük. Sokaklarda özellikle bazı bölgelerde çadır sayısı artıyor. Bazılarına geçici su hattı çekilmiş. Mülteci olduğunu anladık. Komşu ülkelerden gelmişler. Hava limanında da kadın ve çocukların çok olduğu bir grubun tartışmasına tanıklık etmiştik. Aynı dili konuşuyor olmaları bir tık kolaylık sağlıyordu. Şili'nin ekonomik düzeyi bölge için iş-ekmek umudu olmuş. Daha çok Venezuela, Peru, Haiti' den geçişler varmış.

Akşama doğru kapalı balık pazarını ve biraz ilerisinde köprüyü geçince yine kapalı sebze halini gezdik. Çok otantik ve ilginç bir yer mutlaka görülmesi gerekir. Her iki yerde de istersen lokantalar var hemen pişirip servis ediyorlar, doğrusu biz hijyenik bulmadık ve oralarda yemedik. Biraz domates, biber, soğan ve makarna aldık. Bu akşam yemeği otelde yapıp yiyeceğiz. Bu arada Şili'ye geçince yükseklik çok düştüğü için Mübeccel kendine geldi ve problemimiz kalmadı.


19.gün (13 Nisan 2022) - San Clistobal

San Clistobal tepesinden Şili

Bugün kahvaltıdan sonra Santiago'yu tepeden seyreden bir park var. Oraya gitmek istiyoruz. Tepenin adı SAN CLİSTOBAL yüksekliği 800 m. Buraya gitmek için en kolay yol metroya bineceksin ve BAQUEDANO istasyonunda ineceksin. 5 dk yürüdükten sonra dağın dibine gelmiş oluyorsun. Oradan tepeye ister minibüsle istersen bisiklet kiralayıp istersen yaya olarak çıkabilirsin. Teleferik de var ama onun yeri farklı bir yerdedir. Biz otelden çıktık dağın dibine kadar 5 km vardı. Hep şehir içerisinde yürüyorsun, 1 saat yürüyerek dağın dibine geldik. Burada toplam 1500 peso=27 tl vererek otobüsle tepeye çıktık. Tepenin zirvesinde Meryem Ana heykeli var. Burada Santiago'nun büyük bölümünü seyredip fotoğraf çekiyorsun. Şehire emeği geçmiş ve ölmüş önemli insanların küllerini barındıran kapaklar var tabi bez bağlanan ve mum yakılan ağaçta eksik değil. Tepenin diğer kısımlarını gezerken MOTE denilen soğuk bir içecek var. Buğday tanesi ve şeftalinin hoşafı diye düşünülebilir buzlu olarak sunuluyor çok hoşumuza gitti.Sıcak ve yorgun halde içilince içimizi serinletti 1000 peso= 18 tl.

Mote içeceği

Tepeyi yaya olarak inmeye başladık, 1 saat 20 dakika sonra düzlüğe inmiş olduk. Latin Amerikanın en yüksek binası olan COMERCİAL (300 m) camlı iş merkezine geldik. Buranın AVM sinde yemek yedik ve Starbucks'ında 2 çay ve kibrit kutusu boyunda tatlı aldık. Ödediğimiz hesap 7200 peso =130 tl. Bizim TL son bir yılda rezil olmuş, her şey çok pahalı geliyor.

Santiago merkezde alışveriş noktalarından biri de parlamento binasının yakınından başlayan ve Plaza Armas'a açılan, birbirine paralel dört uzun sokaktır. Bunların en ünlüsü AHUMADA dır. Aradığınız her şey buradaki mağazalarda, yerde, tezgahlarda, sokakta satılıyor. Merkezi bir yerde bu manzara şaşırtıcı gelmişti.

Şaşırtıcı gelen şeylerden biri de şehirde, merkezi yerde akşam 9 dan sonra sokakların sakinliğiydi. Neredeyse temizlik görevlileri, bir kaç genç ve bizim dışımızda sokaklar boştu. Kaldığımız süre boyunca bu hiç değişmedi. Sokaklarda bütün mağazalar, dükkanlar kepenkli idi. Akşam kapatıldığında kepenklerin üzeri 3 yıl önceki ülke tarihine adını yazdıran ekonomik kriz ve sokak gösterilerinin izlerini taşıyor; üzerindeki yazılar, renkli grafitiler boşluk bırakmamış. Sokakların sessizliğine eklenen bu görüntüler terkedilmiş şehir hissi uyandırıyor. Şili'ye öyle bir tolerans tanımışız ki keyfimizi hiç bir şey bozamaz. Aslında Şili'de renkli gece eğlencelerini okumuştum ama göremedik.  

Santiago sokaklarında bol ızgara var. Buraya düşen malzemeleri alabilmek için sokak satıcılarında ucu açılıp kapanan 150 cm boyunda uzun yaylı bir alet satılıyor. Anı olsun diye gülerek aldık.

Santiago'da metroyu hiç kullanmamıştık, bugün otele gelmek için metroya bindik aldığımız kartla bir binimlik mesafe 720 peso=13 TL. Santiago metrosu mükemmel diyebilirim, bir ara aşağıya baktığımızda 6 kat saydım. Burada aldığımız kart otobüslerde de geçerlidir. Artık yarından itibaren belediye otobüsleri ve metroyla şehiri rastgele dolaşacağız. Aslında buradan PATAGONYA'ya gitmek niyetindeydik ancak Cusco da Mübeccel'in başına gelen rahatsızlık beni korkuttu. Patogonya nede olsa çok ıssız bir bölgeymiş başımıza tekrar böyle bir rahatsızlık gelirse ne yaparız endişesiyle Patagonya ya gitmekten vazgeçtik.


20.gün (14 Nisan 2022)

Bugün rastgele bir otobüse bindik son durağa kadar gitik, yoksul mahalleleri görmüş olduk. Bu defa başka bir otobüsle zenginlerin oturduğu, içerisinde Dünya Ticaret Merkezinin olduğu BİCENTEN ARİO parkına yürüdük, oraları dolaştık. Kaldığımız otele 12 km uzaklıktadır. Öğlen yemeğini o semtteki Peru yemekleri satan bir restaurantta yedik. Ortaya bir tabak içerisinde deniz ürünleri, balık, kalamar, istiridye parçaları başka bir kapta soğan ve mısırla sunuldu. Gerçekten boldu 2 kişi bitiremedik. Yanına 1 bira ve 1 meyve suyu içtik hesap 33.000 peso= 594 TL. Nisan ayında bu hesap Türkiye için çok pahalıdır (Ben yazıyı 17 Ağustos 2022 de  yazıyorum şimdi o kadar pahalı değil demek içimde geçiyor çünkü 4 ayda Türkiyede her şey çok pahalandı.).

Akşama doğru otele gelmek için otobüse bindik ama yanlış yerlere gittiğimizi cep telefonunda farkettik. Otobüsten hemen inip cep telefonunun yardımıyla 40 dakika yürüyerek otelimize ulaştık. İnternetsiz yolculuk hiç düşünmeyin kendine eziyet etmektir. Ne gerek var 12 $ ödeyerek bir ay sınırsız internet alabiliyorsunuz.


21 gün (15 Nisan 2022)

Serbest dolaşacağımız bir gün. Ama yarın PABLO NERUDA'nın yaşadığı evine, yani VALPARASİO'ya gitmek istiyoruz. Bunun için keşif yapıp bilet alacağız. Gayet kolay, metroya bindik kırmızı hat Line 1 PAJARİTOS istasyonunda indik. Otobüsler hemen bu istasyonun yanında kalkıyorlar. 3 tane firma var 15 dakika aralıklarla hareket ediyorlar. Biz PULMAN firmasından 2 tane bilet aldık toplam 20.000 peso =360 tl ödedik. Hazırlık işimiz bitti. Otobüsle GRAND TORRE denilen semte geldik biraz dolaştık akşam yemeğimizi burada yedikten sonra yürüyerek otele geldik.


22.gün (16 Nisan 2022)- Valparaiso - Pablo Neruda'nın evi

Valparaiso sokakları


Sabah erken kalktık. 8:00 metrosuyla Pajaritos istasyonuna oradan otobüsle VALPARAİSO'ya hareket ettik. 1,5 saat sonra terminale geldik. Şehir okyanus kıyısında kurulu ve çember şeklinde yükselen gecekonduya benzer mahalleleri var. Bu mahallelere ulaşmak için dik yollardan çıkmak gerekir. Cep telefonumuzda NERUDA'nın evini kurduk ve yürümeye başladık. Tabi yaya olarak gideceğimiz için navigasyon bize en kestirme yolları gösteriyor. Sokaklar 3 metreye kadar darlaşmaya başladı ve tepeye doğru çıktıkça sokak bitti, merdivenler başladı. İzmir Konak’tan Kadifekale’ye çıkar gibi. Nerdeyse 300 basamak çıktıktan sonra NERUD'nın evine geldik...Yoksulların yaşadığı bir semt. Neruda’ya yaklaştıkça yol sanat sokağına dönüşmüş, duvarlara seramik üzerine yazılmış güzel sözler gömülüydü. Biz biraz  erken gelmiş olduk müze daha yeni açılmış, kimsecikler yoktu ama daha sonra insanlar gelmeye başladılar. Kapıda yaşlı bir görevli var, Covid 19 la ilgili belgeleri kontrol ediyor. Herkes gösterip geçti. Biz elimizdeki dökümanların hepsini gösterdik amcam" o olmaz bu olmaz "deyip bizi bırakmıyor sanki Genelkurmaya giriyoruz. 10.000 km öteden gelmişiz Neruda'yı görmeye bizimkinin umrunda değil. Sinirlendim, yanımızda ki turistler yardımcı oldular, meğer  C 19'un Şili içerisinde kullanılan aşı sertifikasını istiyormuş bizde varmış buldular verdik de içeri geçtik.

Pablo Neruda'nın evi

P.Neruda'nın evinden Valparaiso manzarası


PABLO NERUDA'nın evini daha önce Sebastian adında bir Mimar kendisi için tasarlayıp yapıyor daha sonra Neruda ondan satın alıyor. Ev gecekondular içerisinde 40-50 m2 ye oturan 5 katlı bir yapıdır. Manzarası çok güzel okyanusu tepeden görüyor, katlara ulaşım dar bir merdivenle oluyor. Bir katta yatak odası var, başka bir katta çalışma masası ve eski daktilosu bir katta misafir kabul ettiği ve yemek yediği salon var. Kitapları…fotoğrafları…Çok ilginç ortada şömine yükseliyor. Fotoğraf çekmek yasak ama girişte isteyen herkese bir kulaklık veriyorlar. Her odayı sana anlatıyor ancak biz almamıştık.


P. Neruda'yı gezerken kafamda hep Nazım Hikmet'le kıyaslamak geçti. Neruda Latin Amerikanın en ünlü şairidir ve ona Latin Amerikanın NAZIM'ı derler. Bir çok eseri var Nobel şiir ödülü almış, Paris ve Sri Lanka da Şili devleti adına konsolosluk görevlerinde bulunmuş. 1950 yılında dünya barış ödülünü N.Hikmet'le paylaşmışlar. Zekeriya Sertel'in anılarında okumuştum, P.Neruda Nazımla karşılaştıktan sonra Zekeriya Sertel'e diyor ki "yahu Zekeriya bu Nazım'ın yanında biz şair değiliz". İkiside büyük usta ama Nazım hayatını önemli bölümünü hapishane ve sürgünlerde geçirdi; değil konsolos olmak, mezarı bile hala Moskova da...Türkiye'ye getirilmeyi bekliyor. P.Neruda'da bir süre ŞİLİ den uzakta sürgünde kalıyor daha sonra geri dönüyor. Ne faydaki 1973 de faşist Pinoche'nin ALLENDE'yi devirip öldürmesinden kısa bir süre sonra (17 Eylül 1973) kanserden vefat ediyor.

Şili tarihinde sosyalist hareketlerin ve iktidarların izleri var. LA MONEDO'da Başkanlık sarayının arkasında her bir köşeye yerleştirilmiş 4 heykel var. Birisi ALLENDE'ydi diğer üçünü not almadık. Ama sorduk, alttaki yazıları çeviriyle okuduk: Şili tarihinde insan hakları, kadın hakları gibi reformlar yapmış ilerici demokrat kişiler olduğunu öğrendik. Biliyorsunuzdur şimdiki başkan GABRİEL BORİC (35 y, eskiden sosyalist bir öğrenci lideri) parayı yoksullara aktarmak için uğraşırken zenginlerin oyunlarıyla baş etmekte zorlanıyor. 

Neruda'nın evinden çıkıp aşağıya doğru yürürken kafamızda geçenler nedir derseniz şöyle cevaplarım. Her ülke de benzer olaylar yaşanıyor, mücadele edenler ve zulmedenler hiç değişmiyor. Şili bu işin ortasını yakalamaya çalışıyor gibi…

Buraya gelmişken 12 km uzaklıkta VİNA DEL MAR denilen yazlık bir yer var .Oraya da gidelim dedik. Dolmuşla gittik. Okyanus kıyısında modern bir şehir...güzel evler, güzel sokaklar…Sahilinde dolaştık yemek yedik akşama doğru aynı güzergahı takip ederek saat 10 gibi otelimize kavuştuk.


P. Neruda bankı, Valparaiso


Valparaiso sokakları


23. gün  (17 Nisan 2022)

Gerek Peru olsun gerekse Şili, kendilerine ait çok sayıda bayram ve kutlamaları olduğunu öğrenmiştik. Biz çoğunu yakalayamadık. İki gün önce sabah sokaklarda kimseyi görmeyince bir bakkala sordum neden insanlar yok? Meğer dini bayram varmış, 3 gün tatilde olacaklarmış. Bugün pazar ortalık çok tenha ,geç kalktık kahvaltıdan sonra Mübeccel Tabip Odalarının seçimlerine kilitlendi, cep telefonundan ayrılmadı. Bilet tarihinde yanlışlık yaptığımızda “seçimde orada olamayacğım” diye mutsuzdu. Şimdi seçim ruhunu Şili'ye taşıdı. İlk başta bir gerginliği vardı ama saatler geçtikçe morali düzeldi, desteklediği listeler İstanbul, Ankara ,İzmir gibi şehirleri kazanmıştı.Nihayet rahat gezebileceğiz. 

Öğleden sonra La Plaza De Armas meydanındaki Tarih Müzesini gezdik. Sonra İnsan Hakları Müzesine gittik.Yaklaşık 7 km yürüdük yorulduk. Her iki müze girişi de ücretsiz.ALLENDE' nin nasıl düşürüldüğünü ve daha sonrası ŞİLİ cuntasısının işkencelerini sergiliyor. Bunlar bizim için alışılmış şeylerdir. Ama yeni bir şey öğrendim. 1973 yılında PİNOCHE cuntası sabah 6 da Sarayı çevirdiği zaman ALLANDE Başkanlık sarayında değil. Darbeyi duyunca saat 7:30 da Saraya gelip arka kapıdan giriş yapıyor. Kadın ve çocukları dışarıya gönderip çatışmaya hazırlanıyor. Cunta ALLENDE'ye teslim olması halinde kendisine bir uçak temin edeceklerini ve istediği yere gidebileceğini söylüyorlar. ALLENDE reddediyor, Demirel gibi şapkasını alıp gitmiyor. Bunu üzerine savaş uçakları Sarayı 20 defa bombalıyorlar. Bombardımandan sonra içeriye yangın bombaları atılıyor saat 16.00 da ALLENDE'nin cenazesi battaniyeye sarılı vaziyette çıkarılıyor. Onunla birlikte saray da kalıp da direnen ve sağ olarak ele geçen 95 kişiden ise bir daha haber alınamıyor. Bugünkü Şili devletinde demokrasi, rahatlık ve özgürlük adına ne varsa ALLENDE gibi kahramanlarının direnişinde  yatıyor.


24 gün (18 Nisan 2022) - Los Dominos

"Bir fincan Türk kahvesinin 40 yıllık hatırası vardır.", Meze Restoran, Santiago

Santiago da bulunan Türk Restaurantlarını merak ettik. MEZE adında bir restaurantı internette keşfettik. Öğlen vakti servis açıldığını öğrendik ve saat 13 .00 de içeriye giriş yaptık. Restaurantın girişinde Orhan Pamuk ve Nazım Hikmet in resimleri var. Çalışanlar Şililiydi, garsona sorduk şefin Türk olduğunu ve biraz sonra mutfaktan çıkıp geleceğini söyledi. Necmi adında İzmir Seferhisarlı bu gençle biraz sohbet ettik, nasıl geldiğini anlattı. Daha sonra restaurantın sahibi Onur’la tanıştık. 40 yaşlarında sıcakkanlı İstanbullu olan bu arkadaş 10 yıl önce sevgilisi Şilili olduğu için buraya geldiğini söyledi. Çocukları burada okula gidiyorlarmış, mutluydu. Duvarlarda Şili gazetelerinin onunla ilgili haberleri, verilen ödülleri vardı. Müşteri olan bir başka Türk çiftle karşılaştık, sohbet ettik.14 yıl önce Türkiyeden gelip Patagonya'ya yerleşmişler Antikacılık yaptığını söylediler. Şili vatandaşı olmuşlar ve bir daha Türkiye'ye dönmemişler. Onur bize gezilecek yerlerin listesini verdi. Bunların bir kısmı günübirlik otobüsle gidip dönülecek mesafedeki yerlerdi. İçlerinden bir tanesi şehir içiydi LOS DOMİNOS. Metroyla kırmızı hat Line 1 e bineceksin son durakta ineceksin. Buraya hemen gitmeyi kararlaştırdık ve Onur’la vedalaştık.Yediğimiz Biber dolma-Musakka-kabak tatlısı-sütlaç ve 1 adet Bira için =41.000 peso yani 738 Tl ödedik.

Metroyla son durak Los Dominos'a geldik. Burada 1 tane kilise var hemen onun yanında da küçük bir köy pazarı diyeceğimiz şirin yapılı bir çarşı var. Dükkanlar ahşaptan yaplı 3-4 m2 büyüklüğünde 164 adet dükkan var. Bunlar yan yana kıvrılarak gidiyor. 1-2 mlik dar sokaklarının ortasında bir de su arkı var. Dükkanlarda hem üretim hemde satış var:seramik, yüzük, küpe, ağaç oymalığı, lama ve alpaka yününden örgüler vs. Seyri keyifli. Sanırım kadınlar daha çok ilgi gösterir. Bu mekana giriş bedavadır. Görülmeye değer. Burada hevesimizi aldıktan sonra Onur’un verdiği listede ki SANTA-CRUZ a gitmeye karar verdik. Önce keşif yapmalıyız. Metroyla kırmızı hattan ESTACİON CENTRAL durağına indik. Etrafa sorduk hemen yakındaki ALAMEDA otobüs garajında yarın sabah için 2 adet gidiş dönüş bileti aldık. 24.000 peso=432 tl.Yarın 6:35 de Santa - Cruz'a hareket edeceğiz.


25.gün (19 Nisan 2022) - Santa Cruz'da şarapçılık

Sabah 5'te kalktık Metro henüz başlamadığı için taksiyle ALAMEDA garajına intikal ettik.(3.500 peso=63 tl) bizim otobüsün seferi iptal edilmiş, parayı iade aldık bir başka firmayla 7.40 da hareket ettik. saat 11.00 de SANTA CRUZ daydık. Küçük bir ilçe, İspanyollar burada da La PLaza de Arma yapmışlar. Anlaşılan işgal ettikleri her toprak parçasının orta yerine bir kilise ve askeri kışla diyeceğimiz bu yapıları yapıyorlar.

Üzüm bağları, Santa Cruz

Santa Cruz, bağları ve şarapçılığı ile meşhur bir yer. O meydanda bir otel var otelin içine girdik içerdeki turist bürosuna burada yerli bir tura katılmak istediğimizi söyledik. Bugün için turumuz yok ama sizin için özel bir tur hazırlayabiliriz dediler. Toplam 2 saat sürecek fiyatının 117.000 peso olduğunu belirtiler. Biz pahalı bulduk.Daha sonra nasıl bir ayarlama yaptılarsa fiyatı 79.000 peso ya =100 $ çektiler ve bizde kabul ettik. Lüks bir Panelvan arabaya bindik, 20-25 km devam ettikten sonra bir ailenin şarap çiftliğine geldik. Bu aile 1870 yıllarından beri şarapçılık yapmaktaymış, yaklaşık 4000 dönüm arazide yılda 5 milyon litre şarap üretip ihraç ediyorlarmış. Çiftlik rehberi genç kadın, bizi bağların içerisinde gezdirerek üzümleri tanıtıyordu. Daha sonra 2 atın çektiği at arabasıyla çiftlikte kısa bir gezinti yaptık. Ooo ne güzel güller derken üzüm bağları ile güller arasındaki bağı burada öğrendik. Güller bağdaki böceklenme için bir çeşit erken uyarı sistemi imiş. Yani gülde bir hasar gördüğünde bağı kurtarabilmek için henüz şansın var demekmiş! Gezinin akabinde şarapları tatmak için 400 m2 lik kapalı otantik bir ahşap binaya aldılar. Ben ve Mübeccel'e 6 kadeh içerisinde az doldurulmuş şarapları tattırdı ve fikirlerimizi sordu. Nasıl buldunuz? Hangi tadı aldınız?Kendimizi bir anda şarap experti sandık, havaya girdik, duygularımızı anlattık.İ çtiğimiz şaraplar nerdeyse bir şişeyi buldu. Netice de 1 şişe şarap satın aldık nede olsa eli boş çıkılmaz...13.770 peso=247 tl.

Santa Cruz'da şarap tadımı

Çiftlikte işimiz bitti, şoför bizi merkeze bıraktı. Akşam 18.00 otobüsüyle Santiago'ya döndük. Santa Cruz'a gidilir mi gitmeye değer mi? Bence özel olarak gitmeye değmez ancak yolunuzun üstünde olursa uğrayabilirsiniz derim.


26.gün (20 Nisan 2022) - Pomaire

Santiago daki Meze restaurantın sahibi Onur’un listesinden devam ediyoruz. Bunların bazıları yakın: POMAİRE (San Borja terminalinde kalkar)-ZAPALAR ve SANTA CRUZ (Almeda Terminalinde kalkar). Bazıları: CAJON DEL MAİPO, CONCEPCİON(500 km)-ve PİCHİLEMU PLAYA uzaktı.

Dün Santa Cruz a gitmiştik. Bugün de 69 km uzaklıktaki POMAİRE ye gidelim dedik. Pomaire'ye direkt araba yok, MELİPİLLA otobüsüne biniyorsun.1 saat sonra Pomaire kavşağında iniyorsun, devamlı geçen minibüsle 2km gidince Pomaire’desin. Küçük bir köy, burada seramik ve toprak ürünleri üretip satan küçük işletmeler var. Müşteri çok az dı. Sokaklarda insan yoktu, alışveriş yapan yok dükkanların yarısı kapalıydı. Ölü şehir havasındaydı. Biraz gezdikten sonra bir restaurantta yemek yiyelim dedik. Şili'de bir yemek var hep görüyorduk yememiştik ama burda deneyelim dedik. Yemeğin adı PASTEL DE CHOCLO. Fırında pişirilmiş bir güveç düşünün, Üstünde sarı bir tabaka var, yemeğe çatalı batırınca bu sarının tatlı mısır bulamcı olduğunu anlıyorsun. Karıştırınca yarım haşlanmış yumurta, zeytin ve en altta da  tavuk parçaları vardı. Yemeği yiyemedik. Bazı gezginlerin  yorumlarında okumuştum çok sevdiklerini yazmışlardı. Bana göre Şili' de yediğim en berbat yemekti.Tat karmaşası yarattı.

Pastel de Choclo (sol)

Köyde biraz dolaştıktan sonra dolmuşla MELİPİLLA ya gittik. İlçe de biraz dolAştık ve otobüsle Santiago'ya döndük. Görmeye değer mi? Hayır değmez...


27.gün  (21 Nisan 2022) - Şili'de son gün

Bugün Şili' de son günümüz. Kahvaltı sonrası Mübeccel öğlene kadar otelde dinlenecek. Ben de saat 12.00 ye kadar çıkıp dolaşmaya başladım. La Plaza de Arma ya uğrayıp ordan tekrar balık haline gittim. Burada satılan farklı balıklara baktım. Balıkhane tarihi bir yer, yüksek tavanlı demirden yapılı estetik bir tarafı var. Altında ki kapalı meydanda balık lokantaları var, oturup yiyebilirsin. Oradan çıkıp derenin karşısında ki sebze haline uğradım, sonra yanında ki FLORİDA denilen çiçek mezatını gezdim. Bu üç mekanı görmekte fayda var bizde olmayan ürünleri orda görüp istersen her birinden birer adet satın alabilirsiniz.

Öğleden sonra Santiago'da ticaret yapan Türklerin sokağına gitmeye karar verdik. Daha önceden YouTube'dan İlyas Mutlu'nun çekimlerinde bu sokak hakkında bilgiler almıştık. Ama adres bilmiyorduk. Bu yer acaba nerede? Videoyu tekrar izlerken ANATOLİA diye bir tabela gözümüze takıldı, internette araştırdık, bulduk. Sokağa girince Türkçe tabelalar gözünüze çarpıyor. Gittik tanıştık. Hasan adındaki bu genç arkadaş bizi güleryüzle karşıladı, üst kattaki ofisinde çay-kahve ikram etti. Kişisel hobisi olan legolardan oyuncak ve uçak maketlerini gösterdi. Çorum, İzmir Antalya da geçen yaşamından buraya nasıl geldiklerinden bahsetti. Eşi Şilili.Yaptıkları iş, henüz Türkiye de olmayan (veya ben öyle biliyorum).2.el her türlü eşyayı ABD ve Avrupa dan ithal edip. Burada toplu olarak satıyorlar.

Hasan’a peş peşe sorular sorduk, Şili ile ilgili çok şeyler öğrenmeye çalıştık. Bunların içerisinde ilginç olan sağlık meselesini anlatmak isteriz. Gitmeden okuyup öğrenmiştik biraz. Şili'de darbe öncesi sağlık hizmetlerinin sosyal devlet anlayışıyla devlet tarafından karşılandığını, darbe sonrası devletin üzerinden bu yükü(!) atmaya çalıştığını, ağırlıklı olarak özel hizmete dönüştürdüğünü, özel sigortalar, katkı payları vs ile eşitsiz hizmete dönüştüğünü okumuştuk. Sohbetlerden de öğrendik ki: çalışan işçilerin sigorta primi her ülkede olduğu gibi yatırılıyorsa, kişi hastalandığı zaman bu sigortadan yararlanabiliyor. Ancak bu imkan sınırsız değil, sigortanın limiti ne kadarsa o kadar bedelsiz yararlanabilir üstünü ödemek zorundadır. Devlet hastaneleri de paralıymış. Çocuk aşılarını devlet yapmıyor, herkes kendisi yaptırıyor. 1 aşı 200 $ olabiliyor (bölgeler arası hizmet farklılıkları da var). Safra kesesinde taş olan bir hastanın 2 günlük masrafı (ameliyatsız) 20.000 $. Bunları neden yazıyorum? Birincisi: biz her ne kadar sağlık sistemimizi eleştirsek de bunları görünce daha iyi konumda olduğumuzu belirtmek isterim(Amerika da böyleydi). Sıtmaya razı olmak gibi…..İkincisi: yurtdışına çıkacak özellikle 60 yaş üstü insanların mutlaka seyahat için sigorta yapmaları gerekir ve en  az 50.000 $ değerinde olmalı.

Hasan'ın konuşmalarından çok keyif aldık. Aklımıza gelen her şeyi soruyorduk, konuşmaya doyamadık, ayrılmak zorundaydık. Çünkü o çok meşgul birisiydi. Teşekkür ederek ayrıldık. Bu akşam hazırlık yapıyoruz yarın Şili'den ayrılıp Arjantin'e geçeceğiz.


Yorumlar

Popüler Yayınlar